ANASAYFA KONU ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Facebook Twitter Sayfamız

       

facebook sayfasımız

Şehid Bayram hocamız (r.a)'den sohbet

Şehid Bayram hocamız (r.a)'den sohbet

Tarih 13 Haziran 2011, 15:42 Editör Emrecan Er

Son bir yıl içinde başımıza ne haller geliyor.Dalga dalga gelen musibeetlere karşı kaya gibi, dalgakıran gibi olmaya çalışalım.


Son bir yıl içinde başımıza ne haller geliyor.Dalga dalga gelen musibeetlere karşı kaya gibi, dalgakıran gibi olmaya çalışalım.

         İslamın hakim olduğu memlekette mahrum kalmaktansa, o memlekette hor ve hakir yaşamaktansa toprağa girmeyi kabul eden ay yüzlü, selvi boylu Yavuz Sultan Selimin misafirleri!...

        Leylaya aşık Mecnun, Şirine aşık Ferhatlar gibi ,sevgilisi islamı arayan, güzel kokuya ve çiçeğe konan kelebekler misali uçuşup Sultan Selim'in çimenlerine serilen, herbirisi kainatın gerdanında bir kolye olan,gökyüzünde küme küme yıldızlar gibi birbiri üstüne yığılmış, ey çileli ve dertli zamanlarda ,dertli sinelere ,cehalet karanlıklarında çırpınanlar !

        Ey Allahım !..Köylerde kümesler oluyor, sabahleyin kümesler açıldığı zaman tavuklar evin kapısına yönelir , acaba kapı açılacak da bize ev sahibi yemek verecek mi diye..Allahım !bunlar bana bakmıyor sana bakıyor. Allahım bunlar yıllardan beri gelip acaba içerden birisi bir şey mi istiyorsunuz diye sormasını bekliyorlar..

        Ya Rabbi !ben aciz kulun bu kullarını böyle hissettim.Ben edebiyat yapmam. Senin huzurunda edebiyat yapmak bizim gibi aciz kullarına mı düştü?

        Ya Rabbi sen bunları medhediyorsun, Rasulullah medhediyor. Ben bunları niye medhetmeyeyim ki?Belki de medhederken hata ettim.Allahım hatalar benden atalar (bağış-ihsan) senden.

        Sen güzel Allahımızsın , bizi yalvaranlar zümresine kattın ve kapında miyav miyav diyenlerden eyledin Allahım..

        Ya Rabbi biz hiç bir zamaN senin verdiğin muSibetlerden dolayı sana isyan etmeyi düşünmeyiz, hatırımızdan bile geçirmeyiz.Son zamanlarda neler neler oldu daha neler neler olacak, ama bu kulların senden vazgeçiyorlar mı? Yok.Gene Sultan Selime geliyorlar.Onların yüzüne bakacaksın değil mi Allahım,bizi mahcup etmeyeceksin değil mi Allahım!...

        Gecenin saatlerinde kalkıp hıçkıra hıçkıra ağlayan kullarından ne kadar hoşlandığını Rasülü Ekrem söyledi.Bu kulların yaz-kış, çoluk-çocuk, çamur demiyor buralara geliyor (gelmeleri bir hasrettir, özlemdir) sen bunların elini boş çevirmiyeceksin değil mi Allahım!...

        Allahın fidan kulları, Allah himmetinizi ali kılsın, kadınların ihlası erkeklerin ihlasından daha fazla gözüküyor.İçinizde bazı kardeşleriniz yazıyorlar , sayleri meşkur olsun, amelleri makbul, ömürleri müzdad olsun,uzasın.

        İslamın muhabbet fedaileri !...Gözü gönlünden başka bir şey görmeyen, attığı her adımda Allahın ismi kendine yoldaş olan,bir zamanlar 70 bin evliyanın nöbet tuttuğu Anadolunun evlatları!...

        Mecnun gibi aşktan sarhoş olmuş, çöllerde deli divane olmaya can atan, ey peygamber kapısının eşiğini kirpiğiyle süpüren!... Yusuf a.s ın güzelliği nasıl diğer güzeliklerden müstağni kaldı ise, islam ve iman güzelliği ile de bütün güzelliklerden müstağni kalan , islamın neşesiyle yüzleri gül gül olmuş, islama sadece gözyaşlarını değil gönül kanlarını feda eden Allahın dertlileri!...

        İslamın hasretiyle erim erim eriyen Allahın mazlum kulları, fidan kulları, karanlık gecelerin yıldızları!...
        Asiye ana, Meryem valide, Züleyha valide, Hatice valide, Aişe valide ve Fatıma r.a.nın muhterem kardeşleri!...

        İslamın derdinden bir damar bir sinir kalmış, maneviyatta ise ayın fevkinde olan, Mevlanın onlar benim fidan kullarım deyip kendilerini Sultan Selimin bahçesine dikip, hiç birisini ne Kabeye ne zemzem-i şerifeye bile değişemeyeceğim Allahın mazlum kulları !Karanlık gecelerin yıldızları!...

        Bazıları yazdıklarını gelip kontrol ettiriyorlar, eksiğimiz varsa düzeltin diyorlar.Bazı kardeşlerimiz de maalesef benim demediğim bazı şeyleri kendiliğinden ilave ediyorlar. Biz seçkin olalım ,emanete hıyanetlik etmeyelim.Benim anlatırken hissettiğim korkuyu sen yazarken hissetmiyorsan bu olmaz.Piyasada ilmin namusu kalmadı.

        Nasıl ki hristiyanlar İncili, yahudiler Tevratı değiştirdiler, bazı müslümanlar da öyle kitaplar yazıyorlar ki, Allah-u Teala,Rasulullah efendimiz, İmam-ı Rabbani , İsmet Garibullah öyle bir şey söylemiyor.Görmediği kitapları görmüş gibi yazıyor, birisinin yazdığı diğerinin yazdığını tutmuyor.İlimde hırsızlık aldı başını gidiyor.İnsan para için dini tahrif eder mi? Yazacaksan ince eleyip sık dokusana, türkçe bilmekle kitap yazılır mı?

        Eskiden usul-ü fıkıh okumayan kişinin Kuran-ı kerime mana vermesi caiz değildir derlerdi.Bize şimdi mana verin, diyorlar ama teşvik olsun için diyorlar.Uğraştığın şeyin önce muazzam olduğunu bil, sonra işe giriş.

        Hz.Ömer halifeyken Ebu Musa el- Eşari ona mektup gönderdi, mektubu da katibine yazdırdı.Hz. Ömer mektubu okudu cevabını yazdı.Ebu Musa el- Eşarinin mektubunda hata buldu, onun mektubunu zarflayıp geri gönderdi ve ona yazdı ki: bu mektubu yazana 3 tane kırbaç vuracaksın.Çünkü şu satırdaki cim harfinin noktasını eksik etmiş.Cim harfinin noktasını değiştirmeye kimsenin hakkı yoktur.

        Cabir ibni Abdullah, Peygamberimizin ashabındandır.Bir defasında Rasulullah efendimizin bir hadisini okuyacaktı, bir kelimeye geldi durakladı ve o kelimeye mana verdi doğru çıktı, başka türlü okudu mana verdi yine doğru çıktı.Ama Rasulullah efendimiz hangi kelimeyi söyledi diye şüphelendi.Bunu kime sorabilirim diye düşündü.Rasulullah bu hadisi buyururken bir zat vardı o da Mısırdaydı.Medineden Mısıra kadar yaya olarak gidiyor ve Rasulullahın hangi kelimeyi işittiğini ona soruyor.O da, ben de senin işittiğin gibi işittim diyor.Bir kelimenin namusunu muhafaza etmek için Medineden Mısıra yaya olarak gidiyor.

        İmam-ı Rabbani hz.ne dediler ki: Şehabettin Sühreverdinin Avarifü-l mearif isimli kitabı var bunu tercüme edermisin? O da : Şahabeddin sühreverdi çok büyük zattır, benim manevi makamım onun makamına ulaşmadığı için onun kitabını tercüme etmeye utanıyorum.Onun sözlerini anlamakta aciz kalabilirim diyor.Bizde dinin namusu o kadar muhteremdi.İlim şimdi ise hala o seviyeye gelemedi.Şimdi kitabı yazan ihvan da olsa dikkat et.

        Ali Haydar Efendi Baba Süleymaniyedeki şeyhulislamlık makamında asar-ı islamiye telifatı ve tedkikatı komisyonunda idi.O heyet ne yapardı?Birisi bir kitap yazacak olsa o kitabı yazar, o heyete getirir ve ben bunu yazdım bunu basmaya müsade var mı derdi.Orada bulunan 8-10 kişi kitabı inceler, bu kitap ehli sünnete, dine diyanete uygun diye vesika verirlerse o kitaba mühür vurulur ve basılırdı. Şimdiki kitaplar ise insafa kaldı.Yazan Allahdan korkuyorsa ne ala.Terleyeceğiz kardeşim.İşin doğrusunu söylemek gerekirse büyükler derdi ki: okunacak kitap yirmi yıldan önce çıkmaz.Şimdi adam altı ayda bir kitap çıkarıyor.Titiz çalış kardeşim.Arapçasız kitap yazmak olmaz, yaz ama vakti zamanı müsait olana sor, danış.

        Bundan 80-90 sene önce Fatih Camiinde Buhari okutuluyordu.Bir hadise sıra gelmişti.Bazı kitaplarda hanın üstünde nokta var, bazı kitaplarda yok.Acaba Rasulullah bunu noktalı mı söyledi noktasız mı söyledi, bunu nulmak için bir ay uğraştılar.Baktılar ki Rasulullah onu "ha" olarak söylemiş.Meğer o leke oraya sinek lekesi olarak konulmuş.

        Denilmeyen şeyi denilmiş gibi yazmak bu ilmin mantığıyla bağdaşmaz.Üniversitede araştırma teknik dersleri yapılıyor.2 sene araştırma dersi gördüm.İnsan denize girmeden önce suya alışıyor sonra denize giriyor.Banyo yapmadan önce üzerine biaz su döküyor alışıyor, sonra banyo yapıyor.İnsan bir şey yazacaksa araştırması lazım.Ecdaddan bize ne miras kaldı, hangi kitaplar geldi tanıyayım diye.İstanbulun bütün kütüphanelerini gezdim.Bu gözler neler gördü neler.Ozaman varlığımdan utandım ben.

        Bu demek değil ki kitap yazılmasın.İnsan kitap yazarken hamile bir kadının hassasiyetiyle dikkat etmesi lazım.Hamile kadın çocuğuma zarar olmasın diye ağır bir şey kaldırmıyor, atlayıp zıplamıyor, son derece dikkat ediyor.

        Allahın mazlum kulları!.....

        Vaaza başlarken saydıklarım zannetmeyin ki edebiyat ve vakit doldurmaktır.Orada sana bir laf söylendi.Allah sana kıymet veriyorsa onu takdim ve takdir etmek bizim vazifemizdir.

        Rasulullah efendimiz miraca çıktığında arşın üzerinde fır fır dönen bir insan gördüm diyor.yanımdaki Cebraile dedim ki bu kim ?Melek mi? yok .Peygamber mi ? yok. Peki ya ne? Bak peygamber o insana melek diyesi geldi , peygamber diyesi geldi.Cebrail a.s. buyurdu ki : One melek ne peygamber.O dünyadayken Allah demekten , zikretmekten dili yamyaş olmuş, kalbi mescitlere bağlı, ah bir imkanım olsa da camiye gitsem hasretiyle kalbi kıvrım kıvrım kıvranan, bir de anasına babasına asi olmayan insan bu ey Muhammed!

        Bunun kalbi mescidlere bağlı, diskoteklere, stadyuma, biçki dikiş kurslarına hatta evine bile bağlı değil.
        Rasulullah seni arşta nur içinde gördü, sana nurdan heykel dedi.Ne mutlu orada kış gibi uçanlara.Ne mutlu ki sahip olduğu maneviyat onu ta buradan oralaya ulaştırdı.Mesele bu çarşafın hakkını verenleredir, yoksa vermeyenlere değil.Son bir yıl içinde başımıza ne haller geliyor.Dalga dalga gelen musibeetlere karşı kaya gibi, dalgakıran gibi olmaya çalışalım.

        Cahillik mazeret değil şu memlekette, niçin?Buralara geliyorsunuz birşeyler duyuyorsunuz. Hanımlar!...Çarşafımızın namusunu muhafaza edelim.Giydiğiniz ayakkabının tokasından tutun da, yaptığınız oyaya kanaviçeye kadar her şey islamı yansıtsın.

        Siz az sözden çok şeyler anlayan insanlarsınız.Bakkalın deftere rakamları yazdığı gibi Allah da yazıyor.Sonunda altına bir çizgi çekip hesabı toplar.Allah da bu rakamların altına bir çizgi çekerse o zaman beni de yakarsın kendini de yakarsın.

        Allahın mazlum kulları!...Bütün cephelerden yaylım ateşine tutuluyoruz.Ardarda gelen dalgaların darbeleri arasında boğuşup duruyoruz.Ne mutlu bu arenada islami kimliğini muhafaza eden yiğitlere...
        Allahın mazlum kulları!...Bağrımızdan çıkarıp dinimizi, namusumuzu emanet ettiğimiz biri kalkar da beni rencide ederse, kendisi için gözyaşı döktüğüm biri kalkar da imana ve müslümanlara hasım kesilirse, ben yanmayayım da sen yanma da kim yansın...Neticede geçmişim ve geleceğim rencide ediliyor.Bir müslümana yapılan muamele bu mu olması gerekirdi?Demekki biz hata ettik Allah bize sitem ediyor.
        Amerikanın, yeni dünya düzeninde bütün devletlerin siyasi, ekonomi vs. ne varsa hepsi denetim altına alınıyor.Ama Amerika bunu yaparken ben şöyle şöyle yapıyorum haberiniz olsun demiyor ki.Bir taraflara itilmeye mecbur bırakılıyoruz.

        Amerika diyor ki; bir memleketi çökertmek istiyorsanız 4 şeyi çökertin yeter
        1.O devletin parasını pul yapın, her gün erisin, güneşin karşısında eriyen kar gibi.Paranın değeri kalmadı, para kemik veremine , kanserine tutuldu erim erim eriyor.
        2.O memleketi bilgisizleştirin, ilimden kitaptan koparın.İlim onlar için sevda olmasın, camiye gelsin uyusun, hoca okusun dinlemesin.
        3. O memlekette tüketimi hızlandırınBir mal eskimeden yenisini almaya teşvik edin.
        4. O memleketin mukaddes değerlerini yerinden sarsın.
        Bunları gerçekleştirin , iş bitmiştir...

        Kaç defa hanımlar erkeklerden alışveriş yapmasın diye söyleniyor.Eğer bir hanımın dışarıdan alışverişini yapacak kimsesi yoksa o zaman zaruri olarak alışverişini kendi yapar.Ama mahremin olduğu halde senin erkeklerle yüzgöz olman olmaz.Ben Allahın size verdiği hürriyeti kısıtlamak istemem.Sen antikasın pırlantasın.Parana puluna nasıl sahip çıkıyorsan kendine de öyle sahip çık.İslam kadına pırlanta gözüyle bakıyorSuyun kaynağı bulanırsa bütün musluklardan bulanık akar.Kadın muazzam bir su kaynağıdır.
        Buna rağmen alışveriş yapıyor, argo konuşmaya varıncaya kadar yapıyorlarsa birileri bu cemaati lekelemek istiyor.Ben o insandan şüphelenirim . Allah böylelerin şerrinden muhafaza eylesin.
        1940-1950 yıllarında müslümanları kötü yollara düşürmek için fahişelere çarşaf giydirdiler.Yolu yanlış, mesleği yanlış kaş göz işaretiyle müslümanları kötü yere düşürmeye uğraştılar ve düşürdüler de..
        Bazıları diyor ki biz çarşafın altında neler neler oluyor bilmiyor muyuz?Kardeşim onu yapanlar bu mazlumlar değil.Bunlar iman ve islam fukarasıdır.Bir zamanlar Fatih camisi vakit namazda dolar taşardı.Kadınlar da çarşafıyla beraber gelir arka saflarda durur, öndeki adamın sırtına secde ederdi.Onlar adamlara değince adamlar da namazımız olmadı diye çıkıp giderlerdi.Ve böylece adamlar camiye gelmemeye başladı.

        Şu islamın güllerini ,bülbül olanlarını lekelemeye kimsenin hakkı yoktur.Din bizim her şeyimizdir, gözümüz , kulağımız namusumuzdur.

        Demekki biz bunların hakkını veremedikki ne olacağız diye korkuyoruz.Bir mendiline sahip çıktığın kadar islama sahip çıkmazsan senden islama arkadaş olmaz.Biz erkek ve kadın olarak her türlü takdire layıkız.

        DÜNYADA EN ŞEREFLİ MAHLUK VALLAHİ BİLLAHİ TALLAHİ SENSİN.KABE SİZİN NE KADAR KIYMETLİ OLDUĞUNUZU BİLSEYDİ DERDİ Kİ; BENİ TAVAF EDENE KADAR ONLARI TAVAF EDİN!....
        ZEMZEM MÜBAREK ŞEREFLİ BİR SUDUR, EĞER SİZDEKİ BU GÜZELLİĞİ GÖRSEYDİ TOPRAK ÜSTÜNE ÇIKMAZDI, UTANCINDAN DA MUSLUKLARDAN AKMAZDI.....

        Ama biz bu güzelliği muhafaza edemezsek, sele serpe ortaya atarsak işte bu olmaz..

        İbni Abidin buyuruyor ki; kadının kesip çöpe attığı tırnağına bir erkeğin bakması asla caiz değildir..
        Bütün bunlar niye?Kadın islamda muhteremdir, çok ciddi muhafaza edilmesi lazım.Çünkü o bir antikadır.
        Eve fındık faresi girse çeyizlerini delse, ah zalim fare diye ağlarsın.Ama yanlış hareketlerle çarşafını kemir kemir kemiriyor,islamda neyimiz varsa kemiriyor.Biz ise o biçim dört dörtlük müslümanız diyoruz, hiç böyle şey olur mu?

        Bir insan yılda 650 milyon kere nefes alıyor.Bir insan 70 yıl yaşamış olsa 45 milyar 500 milyon nefes yapıyor.Bak nefesler sayılı.Bu nefesler 45 milyardan az da olabilir çok da olabilir.Acaba bu nefeslerin kaçta kaçını islama harcıyoruz?Sayılı nefesler çabuk biter.Onun için çok çalışmak didinmek mecburiyetindeyiz.

        Sultan Selim, dedem demeye utanıyorum, ecdad demeye utanıyorum.Çünkü onların diktiği sancağı biz yere düşürdük.Onların en büyük gayreti dini mübini islamdır.Müslümanın kendini katlaması lazım.Osmanlı 600 yıl iman için , islam için bu davada at koşturdu.1400 yıllık zamanın hemen hemen yarısını benim ecdadım islama hizmetle geçirdi.Osmanlı 196 savaş yaptı toplam.Bunların 26 sını kaybetti, 11 inde kesin netice alamadılar ama 155ini kazandı.

        BU ECDADIN TORUNU İŞ YAPMAZSA, YATAR HORUL HORUL UYURSA , VAAZ DİNLEMEZSE, DİNLESE DE YAPMAZ, KURSUN VS. KIYMETİNİ, KİTAPLARIN KIYMETİNİ BİLMEZSE OLUR MU?

        Ben sizi kara haberlerle üzmek istemiyorum.Sizler iğne oyası yaparken gözünüzden yaş aksa, iğneye damlasa ve iğne paslansa o zaman bile benim yüreğime hançer saplanır.Eğer bir tehlike varsa söylemek vazifemdir.Allah bu fakiri size bekçi yaptı.

        1996 yılında hristiyanların basıp bedava dağıttığı incil sayısı 1 milyar 700 milyondur.İsa as. hakkında yazdıkları kitap 75571 tanedir.30 sene sonra 5 milyar 200 milyon hristiyan olması hesap ediliyor.Her yıl 47 milyon insan hristiyan oluyor.Senede 34 milyon adrese hristiyanlık için mektup gönderiyorlar.Bu adreslerin çoğu da 15 yaşından küçüklere ait.360 dilde 900 bin değişik kitap yayınladılar.870 milyon dolar harcadılar.Kendilerine ait 10 bin tane radyoları var, televizyonlar da bunun içinde.7 milyon kişi hristiyanlığı anlatıyor.250 tane süreli süresiz dergi gazete çıkartıyorlar.Bu rakamlar 96 yılının. 2000 yılında daha da yükseltilmeleri düşünülüyor.

        Amerikada bir ilmi toplantıda sunulan çalışmaların sadece 750 tanesi Osmanlı devleti hakkında.Osmanlı 600 sene ne yaptı diye bilgi ediniyorlar.Elin hristiyanı harıl harıl çalışıyor.Müslüman ise Kuran okumaz , camiye gelmez , gelse de uyur.Vaaz nasihat dinlemez hale geldi.Selam verince cevap vermek istemiyor, kulağında volkmen var duymuyor, çünkü o mişel ve madonnayı dinliyor.

        Amerika diyor ki; müslümanların din ve iman civatalarını gevşetin, her gelen gün gideni aratsın.Bazı gazetecilerin aylığı 70 bin dolar.Bu adamın bütün derdi imanı ve islamı ihbar etmek, tehlike göstermek.Adam diyor ki; jipimle dağdan geçerken bir çoban gördüm, dağda namaz kılıyordu.Ya bu çoban şehre inse ne olur diye korkusunu çekiyor.

        İmam-ı Rabbani hz. zindandan oğluna yazdığı bir buçuk sayfaya yakın 3. cildin 3. mektubunda diyor ki; benim zindana gittiğimden dolayı ah-u figan etmeyin.Şu an kitap okunacak zaman bile değil.Mevla şu an bizden fazlaca zikir istiyor.Allah bizden Kuran okumamızı istiyor.Anana da söyle bana ağlanacak zaman değil . Şu musibet anını ganimet bilmek lazım.Oğlum , Allah elin gavurunu bize musallat ettiği an bize ganimettir.Çünkü daha fazla ihlasla Allaha yalvarma imkanı buluyoruz.Biz bollukta Allahı zilrederdik ama nefis aardığını rahatlıkta buluyordu.Mevla cemal sıfatıyla tecelli edince bunda nefsin hazzı vardır.Kahır sıfatıyla terbiye edince bunda nefsin hazzı yoktur.

        İnsan bu sıkıntılı durumdayken Allaha öyle sadıkhane aşıkane yalvarır ve sadece Allahım sen varsın der.Sadece Allaha yönelmeye icbar ettiğinden ve böyle bir zemin ihsan ettiğinden ne kadar şükretsek azdır.

        Allahın fidan kulları!....Bir meyva ağacına böcek zarar verse onu kireçliyorlar meyveyi kurutuyorlar.Eğer o haşerat ağacın içine doğru yükseliyorsa onun kurumaktan başka çaresi yoktur.

        Dün 3 tane kitap satıyorlardı açık arttırma ile, onların üçünü de ben aldım.Oraya kitap almaya gelenler dinden imandan nasibini almış değildir.Lafta müslüman ama davranışta hristiyan.

        Nasıl ki doktora gidip muayene oluyorsun, saçından tırnağına kadar chek-up çektiriyorsun; aynı böyle bir alet olsa , iman ve islamdan muayene olsa cheup çektirilse acaba üzerimizde kaç tane iman ve islam eseri var Allah bilir.
        Mesela , sorulan bir şeye yok diye başını sağa sola çevirse bu hareket incilden kaynaklanıyor. Bir soru karşısında yok, hayır manasında başını veya kaşını yukarı kaldırsa bu bizden. İşler nasıl diye sorulsa ,o da ellerini kaldırıp oo... o biçim veya işler bomba gibi kardeşim işaretiyle dese o harekette incilden kaynaklanıyor.Ama elini kaldırmadan Elhamdülillah dese bu hareket bizdendir.

        Bir meseleyi anlatırken kızım mızım desen bu da islamda yoktur.Sen sahabe-i kiramın hayatını selef-i salihinin hayatını madde madde gözden geçirsen bizim bir çok hareketimiz islamdan değil göreceksin. Bize bunları yaptırırken Avrupa Amerika şöyle şöyle yapıyor demiyorlar, alıştırarak özendire özendire yapıyorlar.

        Şimdi islamda uzun sivri topuklarla , islamda, hava satmak var mı?

        El mufassal fi ahkamil mer'e adlı kitapta bir kadının giyeceği dış kisvesini sıralarken 10 madde sayılıyor. Onlardan biri de kadının dış kıyafeti kesinlikle fitne uyandırmayacak, erkeğin bakışına hedef olmayacak deniliyor.İkincisi de erkeklerle konuşurken argo konuşmayacak.El mufassal fi ahkamil mer'e adlı kitapta bir kadının giyeceği dış kisvesini sıralarken 10 madde sayılıyor. Onlardan biri de kadının dış kıyafeti kesinlikle fitne uyandırmayacak, erkeğin bakışına hedef olmayacak deniliyor.

İkincisi de erkeklerle konuşurken argo konuşmayacak.Allah-u teala "fela tehda'ne bi'l kavli feyadmeallezi fi kalbihi meradun ve kulne kavlen ma'rufa"buyuruyor."Lakırtıyı yumuşak yapmayınız, sonra kalbinde bir fesat bulunan tamaa düşer ve maruf söz söyleyin."Siz adamlarla konuşurken argo konuşmayın, kelimeleri ezerek büzerek değil, asker gibi konuşun..

        Onun için çok hareketlerimiz , kelimeler bile İslamdan olmuyor.Karşında 2 nesil var.Eski nesil. yeni nesil.Mesela stres kelimesi gam - hüzün demek. Yeni nesil bundan anlamıyor.Eski nesil de stresten anlamıyor.Alacalı bulacalı olduk.Bir insana 40 gün deli desen deli olur.Batı insanların psikolojisini iyi anladı.Bir günde saç modellerini, blujinlerini, hatta alt çamaşırlarını bile değiştiriyorlar.İslam vitesten çıktı.

        İslam bu dünyaya güzeli anlatmak için gönderilmiştir.İslam insanın hayaline kötü gelen şeyleri bile güzelleştiriyor.Batılılar diyor ki; Osmanlılar ölümü de güzelleştiriyorlar.Mesla; Ayşe hanım, hani dün gitmiştik ya, o adam öldü demezlerdi.İstirahata çekildi derlerdi.Veya anam öldü demezlerdi, abi anam uyudu derlerdi.Lambayı yak demezlerdi , yak kelimesinden cehennemi aklına getirmesin diye "lambayı aydınlatırmısın" derlerdi.Lambayı söndür demezlerdi, adamın ocağını söndürmek gibi olurdu.lambayı kapatır mısın derlerdi.Bir insan kötü bir iş yapsa sen " hay kahrolasıca Allah belanı versin " diyorsun.Eskiler ise "hayır başına gele" derlerdi.

        Müslüman dünyasını cennet yapmakla görevlidir.Osmanlılarda "haydi cihada" denilince "haydi düğüne" denilir gibi giderlerdi.

        Her müslümanda 3 şeyin olması lazzımdır; 1-bilgi 2-hareket 3-estetik (cemal).Bilgin olur, emri bil maruf da olur ve güzeli de yansıtırsan senden iyisi yok.Bilgin var lakin davranış güzelliği yok dünyaları bilsen kıymeti yok.Rasulullah sav. buyuruyor ki; bir müslüman kardeşinin üzerinde iplik görsen onu al ve deki üzerinde iplik vardı aldım. Bu onunla tanışmaya ve arada sevgi hasıl olmaya sebeptir.Müslüman kardeşinin üzerinde ipliğin kalmasına dayanamıyorsun, tahammül edemiyorsun.Nerde kaldı dedikoduyla onu yiyip bitirceksin, kalbura çevireceksin bu olur mu?

        İslam başlı başına estetik, güzelliktir.Bir insanın mezarında tabanında 2 çukur olsa ne olur?Bir şey olmaz aslında.Fakat peygamberimiz oğlu İbrahim'i defnederken mezarın tavanında iki çukur vardı, onu düzeltin dedi Sahabelerde "Ya Rasulallah, zaten mezarın tabanında kimse görmez ne olurki?" dediler. Peygamberimiz de "Allah müslümanın her şey de güzel yapmasını ister dedi.

Bir misal daha; 1914de ingilizler memleketi işgal etitiği zaman bir İngiliz komutan ve yanında askeri geziyorlardı. O sırada bir ezan okundu, komutan olduğu yerde zınk diye kalıyor.

İkinci gün yine aynı yerde ezan okunuyor. İkinci gün ezanı başka müezzin okuyor. Komutan yanındakine bir kese altın verip al bunu şimdi ezan okuyan kişiye ver diyor asker komutanım dün okuyan çok daha güzel okumuştu ona vermedinizde niye buna veriyorsunuz deyince komutan şöyle dedi dün o adamı dinledim çok etkilendim eğer bugün de o okusaydı islama girecektim dedi. Şimdi öyle ezanlar okunuyorki adamın camiye gelesi varsada gelmiyor. Eskiden tekkelerde müritler yüzlerine konan sineği uçurmazlardı; öbür kardeşimin eline yüzüne konarda zulüm olur diye onlar birbirinde fani olurdu.

Bir müslüman bir müslümana zulmederse ben kimi kendime hasım edeyim. Allahu teala maide suresinde buyuruyorki "Ey kullarım sizin dostunuz ben ve rasulüm ve namazını kılıp zekatını verenlerdir." Sizin dostunuz bu 3 kişidir. Allahın mazlum kulları!... İster amir - memur, patron-işçi, kadın-erkek farketmez hiç bir müslüman müslümana zulmedemez

Osmanlı sultanlarının oturduğu tahtların arkasında "bu zat mazlumların velisidir" yazıyordu, "bu zat zalimlerin velisidir" yazmıyordu. Biz birbirimize zulmetmeyen insanlarken biz altınları verdik tenekeleri aldık. İstiklal savaşında 253.000 şehit verdik, 315.000 gavuru denize döktük. Niye bunlar oldu? O güzeller yaşasın kaybolmasın diye... İslamın hakkını vermez, nefret edersen, sırtımızda kambur gibi görürsen islam bize ne der?..

        Mehmet Akif Ersoy buyuruyor ki; (bu şahıs her zulüme rağmen hala yerinden sallanmayan tembel müslüman görünce yanar dağ gibi gürlerdi)

        Ne milletin şerefi ne şerefin için
        Fedai can edeceksin adüvvü canın için
        Geberki sen baba yurdun harimi namusun
        Yabancı ökçeler altında çiğnenip dursun
        Gebermek istemiyorun değilmi bak ne olur
        Rehin bıraktığın efradı ailen tutulur
        Birer birer ezilir hem nasıl vesaitle
        Yanardı havsalan imkan olaydı tahlile

        Bu kadar emekler verildi.Niye?..... Kürsüdeki konuşsun, minareler ezansız kalmasın diye...
        Yıl 1915, Çanakkale harbinde memleketin her tarafından oluk oluk askerler cepheye gönderiliyor. Mevsim son bahar, serin soğuk bir gece. Şimşekler yanıp sönüyor. Bilecik istasyonunda 50-55 yaşlarında mazlum bir ana trenin yanında bekliyor üzerinde çarşafı var. Komutan Abdülkadirin dikkatini çekiyor ve diyorki "niye geldin anacağım, sen kimsin?"

        "Ben Bileciğin Söğüt kasabasının Ak güllü köyündenim. Evladımı uğurlamaya geldim, eğer oğlumu çağırırsan bir defa kucaklarsam sana minnettar kalırım." diyor.
        "Oğlun kim?"
        "Mehmet oğlu Hüseyin." Komutan;
        " Mehmet oğlu Hüseyin buraya gel"
        Hüseyin geliyor anasının elini öpüyor." Oğlum, Hüseyinim! Arslan yavrum! Dayın Şıpkada, baban Dömekede, abilerin Çanakkelede 8 ay önce şehit oldu. Hayatta kalan son yongam sensin. Eğer camilerde kandiller sönecekse, benim çarşafımı gavura kaptıracaksan öl de geri gelme!... Eğer yolun Şıpkaya düşerse dayına bir fatiha okumayıda ihmal etme. Haydi oğlum yolun açık olsun
        der. Komutan Abdülkadirin gözleri dolar, "yahu anacığım, sizin ailede hiç erkek kalmadı mı?" der.
        "Hayır."
        "Köyde de mi erkek yok."
        "Son 50 yıldan beri bizim köyün mezarlığına bir erkek defnedilmedi.Fakat bizim erkeklerimiz öldükten sonra hepimiz er olduk.Bizi beğenmedin mi?Biz onların işini eksiksizz yapıyoruz.Biz düşmanı bu memleketten çıkarıncaya, bu memleketin yüzü gülünceye kadar bağrımıza taş bağladık.Mevla iman ve islamın zaferini görünceye kadar canımı almasın!..."
        diyor..

        Bana bak kardeşim, beni yorma.Damarlarında kan var mı?İnsafın var mı?Neyi nasıl koruman konusunda bu ananın destanı sana yeter.Hiç insan bu ananın çarşafına hıyanetlik eder mi?

        Aşık Yuşuni diyor ki;
        Kimsesiz hiç kimse yok
        Her kimsenin var kimsesi
        Kimsesiz kaldım medet
        Ey kimsesizler kimsesi

        Damarında kan olanlar böyle söyler, ateşin etrafında dönenler böyle söyler.

        Benim derdi derunim
        Aşıkı zar olmayan bilmez
        Muhabbet bir beladır
        Kim, giriftar olmayan bilmez

        Cenabı Hak bu iman ve islamı kalbimize nakşetmeyi nasib etsin.Ecdad sokaklara bile nakşetmişti.İstanbul bir avuçken 250 tane sokağın ismi hacı-hoca- müezzin idi.Sadece 128 sokak hacı diye başlıyordu.Niye?...Çünkü hac Rasül-ü ekremin memleketinden haber veriyor.İstanbulu Mekke yapmış oluyoruz.

        Divan edebiyatında gül, Rasulullahı anlatırdı.İstanbulda 92 tane sokağın adı gül idi.İnsanlar arasındaki kardeşliği pekiştirmek için sokakların isimlerini gelin sokak, kaynana, kaynata, elti sokak, torun sokak koyarlardı.Sokaklar akraba olmuşlardı.Bizim gelinin sokağı, damadın sokağı derlerdi.Şimdi karşı karşı dairede oturanlar bile birbirlerine selam vermiyorlar.Şimdi gül , karanfil, sümbül adları bile yok artık.Niye koyulmuyor?.Çünkü bir masonun, ateistin ismi konuluyor.Veya akşamcı sokak, sarhoş sokak vs. yavaş yavaş sindire sindire batı ruhumuza yerleştiriliyor.

Bunları yaparken de "biz bunları batılı olmakiçin yapıyoruz" demiyor, önce özendiriyorlar.Öyle bir zaman gelecek ki sonra aman canım ha müslüman ha hristiyan farketmez diyeceksin.Yakinen tanıdığım biri hristiyan oldu.Kimse yarınlarından güven duymasın.Ben sana Allah ve Rasülünden ve sadık müminlerden başka destekçi görmüyorum.
        Zevkler alabildiğine tadılsın diye türlü türlü önlemler alınıyor.Ama imanın tedbiri için bir şey yok.
        Şu memlekette güvendiğim birileri müslümana zulüm yapmayı temel görev biliyorsa ben kime karşı savaşacağım?Sen şu an bile beni takip ediyorsun.

        İnsafın varsa dinle;
        anandan doğunca sağ kulağına kim ezan okudu?
        Sol kulağına kim kamet okudu?
        Evleneceğin zaman nikahını kim kıydı?

        Caminin önüne cenazen gelince senin arkadaşların sana şahitlik yapmayacak, yine şu garibin var ya, o şahitlik yapacak.Ya Rabbi, onu iyi bilirdim diyeceğim.Senin cnazeni bu kardeşin kılacak, tabutunu ben taşıyacağım, kabre ben indireceğim, herkes gidince kabrin başında ben bekleyeceğim, sana sorular sorulunca ben telkin vereceğim.

        Sen ise üç kuruşluk menfaat uğruna casusluk yaptın.Allah da sana takipçi koyuyor.Ruhsuz beton mu kesildin sen?Kalkıp müslümanın başörtüsüyle sakalıyla uğraşıyorsun.Daha adını söylemekten acizsin gidip oraya buraya sinyal veriyorsun.Olur mu kardeşim?Gülüm çiçeğim..Sen nasıl müslümanın aleyhine çalışırsın?...Hem müslüman olduğunu ifade ediyorsun, hem rencide ediyorsun.Bunun ne hayrı vardır?Su istiyorum zehir veriyorsun, gömlek istiyorum, ateşten gömlek veriyorsun, bu reva mı?...Sen koltuk uğruna nasıl müslüman kardeşini incitiyorsun?Bu neyin müslümanı?Kendini de, beni de, mürşidini, camiyi, memleketi yakıyorsun.

        Şu an var ya şu an, İmam-ı Rabbaninin dediği gibi ilim tahsili zamanı bile değil bir zamandayız diyesim geliyor.

        Çalışmak, uğraşmak gerekiyor.Gül yetiştir, yoksa yardım et.Ya bir iş yap veya iş yapana destek ol.Yoksa engel olma, git bul bir mezarlık, at o mezarın içine kendini...

        Kurslar, imam hatipler darmadağın oldu.Her taraf cayır cayır yanıyor.Yok mu güveneceğimiz bir dal?..
        Allahım eli koynunda öksüz kalmaktan muhafaza eyle.Kurban derisine bile müslüman sahip çıkamadı.Yangın varken can kurtarmak lazım.Çay kahve ikram etsem olur mu?Şu an yangından farksız mı?..

        Yakın senelere kadar liselerde kızların etekleri dizlrine kadardı.Şimdi bir karış yukarı çıktı.Bir de servis arabalarında gidip geliyorlar. Disko müziği çalışıyor, camlar koyu renkte.Orada ne oluyorsa oluyor.Kızın nereye gidiyor? Okula... Bekle okula gidiyor.Böyle eğitim olmaz.Kimse devlete karşı olamaz.Ama ben sana oy vermişim, dinimi teslim ediyorum, çoluk çozuğumu, malımı, canımı teslim ediyorum bunları korusana...Böyle devletçilik olur mu?..Biz bu memlekette hiçbir kuruma karşı değiliz, devlete karşı değiliz.Biz böyle beceriksizlerin elindeki devletçiliğe karşıyız, sakat devletçiliğe karşıyız..

        Devlet birinci planda ahlaki temellere dayanan muazzam bir abidedir.Zalimden yana çalışan devlet neyin devletidir?..Eğer bir devlet mazlumu itip zalimin elinden tutuyorsa bu neyin devletidir?Allah kafire devlet verir ama zalime vermez.Biz neye imdad edeceğiz, kendimizi kurtaramadık, çoluk çocuğu nasıl kurtaracağız?Deliliğin manası yok, uğraşmak, didinmek lazım..

        (Kutsiye sayfa 51)
        Ne mümkün alimin ilmi erişmek
        Bu aktap sırrını aklıyle bilmek
        Dilersen kalbinin pası silinmek
        Gerek ol sırrı onlardan dilinmek
        Gururlardan geçip Hakka gidelim
        Cemali ba kemale seyr idelim

        Sadece kitaplarla meşgul olan alim nasıl Mevlanın has kullarının kalplerindeki ilim irfanı anlayacak?Ben "nasara-yensuru" okurum hadislere mana veririm ve tarikatlı insanların bildiklerinden daha alasını bilirim demekle olmaz.Bu insan kutup olacak kutup.Kutup ne demek?Bir portakalı al, ortasından şişe geçir.Portakalı çevirince şişin etrafında döner.İşte Allah dostu kutup ta, bütün kainatın etrafında fırfır döndüğü insandır.Bu insanın sahip olduğu maneviyatı anlamak mümkün değildir.Kalbindeki pasların silinmesini istiyorsan bu işin inceliğini sırrını onlardan öğrenmek lazım.

        Sen top kumaş olacaksın ve terziye "buyur efendim, bunu istediğin gibi kes dik" dersen o zaman bunların da kim olduğunu anlarsın.

        Ama biz insanlarda gurur var.Gururlardan geçip Hakka gidelim.Bu bir kuyudur, buraya dalacağız..
        Ders ayeti: Ali imran suresi, ayet
        Kesinlikle göklerin yaratılışında ve gece ile gündüzün ardarda gelişinde akıl sahipleri için gerçekten deliller vardır.

        Bu ayetleri çok dinlediniz.Rasulullah sav buyuruyor ki;
        "Bu ayetleri okuyup ta düşünmeyene yazıklar olsun!"
        (Ali imran, ayet 191)

        "Onlar ki gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yanları üzere yatarken Allahı anarlar.Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında inceden inceye düşünürler.Ey Rabbimiz!Sen bunları boşuna yaratmadın.Sen münezzehsin,artık bizleri ateşin azabından koru."

        Bu ayetleri ömür boyu anlatsam yeminle söylüyorum bitmez.Bu ayetleri bilmek için fizik, kimya, biyoloji, biyokimya vs. de bileceksin.

        Demek yerlere göklere baktın, hayran kaldın, ne diyorsun? "Bu kadar acaip mahlukatı boşuna yaratmadın.."
        (Ali imran sr ayet 192)
Bu haber 3977 defa okunmustur.

Büyüklerden Sohbetler

ABDULBAKİ HAZRETLERİ

Bu Tarikat-ı Nakşibendiye'nin gayesi Cihad'tır. En büyük cihad nefis ve şeytan üzerinedir. İlk önce insan k...

ŞEHİD BAYRAM HOCAMIZ

Muhterem Müslümanlar, ALLAHın bahtiyar kulları, Muhammed Mustafaya sav kurban olan cemaati müslimin, damarlarında H...
A.KARUL A.KARUL
NAMAZA BAŞLAMAK İSTİYORUM AMA ...? OKU
Meçhul Yazar Meçhul Yazar
Bir aşk hikayesi!
Taner ERDOĞAN Taner ERDOĞAN
Müstehcen NOTLAR - Kimi kandırıyoruz ?
Emrecan Er Emrecan Er
BENLİK DUYGUSU!

E-BÜLTEN ÜYELİĞİ

         

E-mail listemize adresinizi
ekleyin son eklenen 
konulardan haberdar  olun

_SAAT_

NAMAZ VAKİTLERİ

ANKET

Kuran-ı Kerim'i hangi sıklıkla okuyoruz?






Tüm Anketler

Bu sitenin içeriği titiz çalışmalar ile hazırlanmaktadır. Kaynak gösterilmesi şartı ile çoğaltılabilir.
RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapy: MyDesign Haber Sistemi